helal kazanç ile ilgili hadisler

Tanım Resulullah (sav) buyurdular ki: “Helal, Allah Teala hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teala hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükut ettiği şey ise affedilmiştir. KulHakkı ile İlgili Ayetler ve Hadisler milliyet.com.tr › ramazan/dini-bilgilerve-hadisler Belli bir kişiye verilen zararlar yanında zimmet, irtikâp, karaborsacılık , fitne, idarî baskı ve zulüm gibi HELAL İLE YASAL KAVRAMI ARASINDAKİ FARK Haram ve helâl ayrımı, Yüce Yaradan’ın, ilk peygamberi olan Hz. Âdem’e verdiği “şu ağaca yaklaşma” emriyle başlar. Habil ile Kabil arasındaki mücadele ile devam ederek günümüze kadar gelir. Türklerin Müslümanlığı kabulünden sonraki dönemin önemli eserlerinden olan Kutadgubilig’teki (M.S.1069) bir beytinde, Yusuf Has YeniBir Dünya Sanayici ve İş Adamları Derneği ( YENİAD) Kocaeli Şubesi dün akşam YENİAD Genel Başkanı Selman Esmerer’in katılımıyla Kocaeli ’deki çalışmalarını başlattı. Şartlarınauygun helal kazanç ile yapılan haccın ise - mükafatı ancak cennettir." Konuyla İlgili Hadisler . İbn Abbas (r.a,) dan yapılan rivayete göre Site De Rencontre Gratuit Badoo Inscription. Sual Rızık hakkında bilgi verir misiniz? CEVAP Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızık hiç değişmez. Azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bu konudaki âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Allah verir. [Ankebut 60] Rabbin, rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. [İsra 30] Allah’ın kimine çok, kimine az rızık verdiğini çok kimse bilmez. Sebe’ 36 Allah’tan korkana ummadığı yerden rızık gelir. Talak 2,3 Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızık, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızık ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler. İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızık gönderir. Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızıklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir. [İ. Hibban] Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez. [Hakim] Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızık için sıkıntı çekerseniz, Allahü teâlânın emrine uygun hareket edin. [Taberani] Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur. [Taberani] Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz. [Tirmizi] Rızka kavuşan çok hamd etsin! [Hatib] Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızık, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak lazımdır. Çünkü, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlâhiye böyledir. Fakat, bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut, sebepsiz de, hasıl olabilir. Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü teâlâdan geldiğine inanmak lazımdır. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur. [ Çalışmak ibadettir Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki - Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış. - Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum. Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz’ı öpüp buyurdu ki - Bu eli Cehennem yakmaz. Tibyan Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir. [Taberani] Görüldüğü gibi bir Müslümanın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir demek çok yanlıştır. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir. K. Saadet Zarardan dönmek gerekir Zararın neresinden dönülürse kârdır. Rızk endişesiyle, harama el uzatmamalı ve şu hadis-i şeriflerin muhatabı olmamalıdır Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünür, helalini ve haramını düşünmezler. [Buhari] Bir zaman gelir, insanın bütün kaygısı midesi olur, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olur. Böyle kimseler, halkın kötüleridir. [Sülemi] Allahü teâlâ, herkesin rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. Rızk değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü teâlânın 99 isminden biri Rezzak'tır, her varlığın rızkını vericidir. Allahü teâlâ, Herkesin rızkı bana aittir buyuruyor. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir. [Hud 6] Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Allahü teâlâdır. [Redd-ül-muhtar] Allah’tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helali al, haramı terk et! [İbni Mace] Rızkını gecikmiş sayma! Hiç kimse, rızkına kavuşmadıkça ölmez. [Hakim] Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir. [Hakim] Hak teâlâ, Hazret-i Adem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim vasıtası yapmasın! [Hakim] Allah’ın verdiği rızka kanaat eden mümin kurtulmuştur. [Müslim] En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır. [Nesai] Peygamber efendimiz, Eğer Allah korkusunu kendinize sermaye edinirseniz, rızkınız, ticaretsiz ve sermayesiz gelir buyurup şu mealdeki âyeti okudu Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir. [Taberani-Talak 2,3] Allahü teâlâ emrettiği için çalışan, rızkını helal yoldan arayan, ezeldeki rızkına kavuşur. Rızkı da bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış olan rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur, kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler. Hazret-i Hızır'ın tamir ettiği binanın altındaki altın levhada şunlar yazılı idi Ölüm hak iken gülüp eğlenen, kadere inandığı halde üzülen, rızka Allahü teâlâ kefil iken zahmetlere giren, Kıyamette sorgu-sual varken gaflete dalan, fâniliğini bildiği dünyaya bel bağlayan kimseye nasıl hayret edilmez? Rızık endişesi Dünya sıkıntıları, ahiret rahatlığına sebep olur. Rızık için endişe etmek doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Çoluk çocuğu çok ve rızkı az olup, namazlarını, şartlarına uygun olarak kılan ve Müslümanları gıybet etmeyen, Kıyamette benimle birlikte haşr olur. [M. Masumiyye] Hac yolunda ölenlere ve Allah yolunda gaza edenlere müjdeler olsun! Çoluk çocuğu çok ve kazancı az olup, halinden şikayet etmeyerek, evine neşe ile girip, gülerek çıkan kimse de, hacılardan ve gazilerdendir. [Deylemi] Bir Müslüman, helal kazanıp kimseye muhtaç olmaz, komşu ve akrabalarına yardım ederse, kıyamette ayın ondördü gibi parlak olur. [Beyheki] Çalışıp kazanmak her Müslümana farzdır. [Taberani] İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır. [Deylemi] Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir. [Taberani] Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever. [Taberani] Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye muhtaç olur. [Tirmizi] Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir. [Deylemi] Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir. [İ. Asakir] Helal kazanmak için sıkıntı çekene Cennet vacip olur. [İ. Gazali] Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını yetecek kadar verir. [Ebuşşeyh] Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır. [Beyheki] İbrahim Edhem hazretleri sırtı ile odun taşıyarak rızkını kazanıyordu. Kardeşlerin seni hiçbir şeye muhtaç bırakmazken niçin odun çekiyorsun diye sordukları zaman, "Hadis-i şerifte, Helal kazanmak için sıkıntı çekenlere, zillete katlananlara Cennet vacip olur buyurulduğu için bu işi yapıyorum" dedi. K. Saadet Helâl rızık aramak Sual Rızkımızın artması için, neler yapmalıdır? CEVAP Her işin sebeplerine yapışmalı. Helâl rızık için dua ve istigfar etmelidir. Dua kabul olursa, hiç beklenmedik bir yerden rızka kavuşulabilir. Dört hadis-i şerif şöyledir Cebrail aleyhisselam her geldiğinde, “Allah’ım, bana helâl rızık ve iyi bir iş nasip et” diye dua etmemi söylerdi. [Hâkim] İstigfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır. [İbni Mace] Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir. [Deylemî] Çok sadaka verenin rızkı bollaşır ve duası kabul olur. [İbni Mace] Rızkın gelmesine sebep olan işleri yapmalıdır Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Sadaka vermek rızkı artırır! [Deylemî] Sıla-i rahim edenin rızkı bollaşır. [Buhârî] Namaz kılmak, rızkın bereketine sebep olur. [Miftah-ül-Cennet] Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar! [İbni Mace] Cömerdin evine rızık, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha tez gelir. [İbni Mace] Birbirinize yemek ikram edin ki, rızıklarınızda genişlik olsun. [ Namaz kılmak, rızkın bereketine sebep olur. [Miftah-ül-Cennet] Hanımıyla [iyi geçinip] şakalaşanın, rızkı artar. [İ. Lâl] Ana babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur. [İ. Ahmed] Bazı şeyler fakirliğe yol açar, rızkın güçlükle gelmesine sebep olur. Mesela tırnağı uzun olanın rızkı meşakkatle, sıkıntıyla hâsıl olur. Üç hadis-i şerif Günah işlemek, rızıktan mahrum kalmaya sebep olur. [İbni Mace] Yalan söylemek rızkı azaltır. [İsfehanî] Zina, fakirliğe yol açar. [Beyhekî] Rızkın artması, bereketli olması için her mubah işi Besmele ile yapmalıdır. Atalarımız, Erken kalkanın nasibi gür olur der. Sabit ücretli de olsa, bir kimse erken kalksa, nasibi gür olur. Ücretin kendisi değil, bereketi artar. Bereket, az bir şeyden çok faydalanmaktır. Az bir yemek çok kişiye yetmişse, bereketli olmuş demektir. Çok kazandığı hâlde, maaşını yetiremeyen, parasının bereketsizliği sebebiyle borçlanır. Sabah erken kalkmak, hayra, berekete sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Sabah uykusu rızka manidir. [Beyheki] Hak teâlâ rızıkları, fecir ile güneşin doğacağı vakitler arasında verir. [Beyheki] Ya Rabbi, işine erken gidenin çalışmasını bereketli kıl! [Tirmizi] Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya çalışın! [Taberani] Rızık için çalışmaya erken gidenin işi bereketli olur ve başarı kazanır. [Bezzar] Maddî rızıkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevî rızıkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir. El-Envâr Rızkı başka maksatla değil, Allah rızası için aramalı. İki hadis-i şerif meali Çocuklar, rızık temin için çalışmaya çıkarsa, Allah yolundadır. Yaşlı ana babasının bakımı için çıkarsa, Allah yolundadır. Kendini haramdan korumak için çıkarsa, Allah yolundadır. Eğer gösteriş ve başkalarına karşı övünmek için çalışmaya çıkarsa, şeytan yolundadır. [Taberani] Öyle bir zaman gelecek ki, Kur’an okuyan nice kimseler, ibadet etmeye çalışırlar, bid’atle de iştigal ederler. Bilmedikleri için müşrik olurlar. Okumalarına ve ilimlerine karşılık rızık alırlar ve dünyayı din karşılığında yerler. İşte bunlar, kör Deccal’ın avenesidir. [Deylemi] Rızkınızı güzel yoldan arayın Sual Rızkımızı kazanıyoruz diye helale harama dikkat edilmiyor. Rızkı helal yoldan aramak lazım değil mi? CEVAP Cenab-ı Hak, her canlının rızkını göndereceğini "Allahü teâlânın rızk vermediği, yeryüzünde bir mahlûk yoktur" buyurarak bildiriyor. Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir. Rızk hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler. Her canlının rızkını Allahü teâlâ verir. Çocuk, ana karnında çalışmaktan aciz olduğu için, göbeğinden ona rızk gönderir. Çocuk dünyaya gelince, rızk olarak, anasının göğsünden süt gönderir. Bir şey yiyebileceği yaşa gelince de, dişlerini yaratır. Çocuğun ana-babası ölüp, yetim kalırsa, önceden yalnız şefkatle annesi bakarken, sonradan, herkesin kalbini, ona karşı merhametle doldurur. Daha büyüyünce de, çalışmak için kuvvet ve para kazanma arzusu ihsan eder. O kimse, bu arzudan vazgeçip, takva yolunu tutar, kendini yetim haline korsa, ona karşı kalbleri, yine şefkatle doldurur. Herkes, Bu kimse Allah yolundadır. Her şeyin iyisi buna layık der. Para kazanırken, kendine, yalnız kendi acırdı. Şimdi herkes acır. Fakat, takva yolundan ayrılır, nefsine uyar ve çalışmazsa, kalblerde ona karşı şefkat hasıl etmez. Böyle kimselerin, tevekkül ediyorum diye çalışmaması, tembel oturması, hiç caiz değildir. Kendini düşünen kimsenin, çalışıp, ihtiyaçlarını elde etmeyi de düşünmesi gerekir. Demek ki, Allah yolunda olup, yetim gibi olana karşı, herkesin kalbinde şefkat, merhamet yaratır. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, “Allahü teâlâ emrettiği için çalışmalı, rızk için üzülmemeli” buyurdu. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir. Müslüman, Allahü teâlâ, çalışmayı emrettiği için çalışıp kazanır. Nefsinin kötü arzularına, zevklerine kavuşmak için çalışıp para kazanmak ve çalışırken, helali haramdan ayırmamak, başkalarının haklarına saldırmak, onlara olan borçlarını ödememek, suç işlemek, dünyaya düşkün olmayı gösterir. Dünyaya düşkün olmak, büyük günahtır. Allahü teâlâ emrettiği için çok çalışıp, çok kazanmak ve Onun emrettiği gibi çalışıp, kazandığını, Onun emrettiği yerlere sarf etmek, ibadet yapmak olur. Çok sevap olur. Bir kimsenin, Haram işlere elim yatkın, mubah işleri beceremiyorum demesi çok yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Herkese dünyalıktan nasibi neyse, o şeyler ona kolaylaştırılır buyuruldu. Hakim Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını aramalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Ey insanlar, Allah’tan korkun ve rızkınızı aramada güzel yol tutun! Çünkü hiç bir kimse, rızkını ele geçirmeden ölmez. O halde Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollarla elde edin, helali alın, haramı terk edin! [İbni Mace] Rızkınızı gecikmiş saymayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez. O halde rızkınızı güzel yoldan arayın, helali alın, haramdan kaçın! [Hakim]Helalden kazanmak her Müslümana farzdır Sual Kadın, erkek her Müslümanın, kendinin, çoluk çocuğunun nafakası için para, mal kazanırken mutlaka helal olan yolları mı seçmesi gerekir? Cevap İmâm-ı Gazâlî hazretleri konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor ki “Helal kazanabilmek için, önce helali öğrenmek lazımdır. Helal ve haram meydandadır. İkisi arasında şüpheli olanları tanımak güçtür. Şüphelilerden sakınmayan, harama düşer. Bunu tanıtmak geniş bir ilimdir. Mü'minûn sûresinin 52. âyetinde mealen; Ey Peygamberlerim, helal ve temiz yiyiniz ve bana layık ibadetler yapınız! buyuruldu. Resûlullah efendimiz bunun için; Helal kazanmak her Müslümana farzdır kazanmak için çalışmak günah değildir. Dünyalık sevgisi, dünyaya gönül bağlamak günahtır. Resûlullah efendimiz, çeşitli hadîs-i şeriflerinde buyurdular ki Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helal yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir.Malın helalden mi, haramdan mı geldiğini düşünmeyenler, Cehenneme, neresinden atılırsa atılsınlar, Allahü teâlâ, onlara acımayacaktır.Helal kazanmak için yorulup, evine dönen kimse, günahsız olarak yatar. Allahü teâlânın sevdiği kimse olarak kalkar.Haram maldan verilen sadaka kabul edilmez. Saklanırsa, Cehenneme gidinceye kadar, ona yolluk olur.Hazret-i Ebu Bekir, hizmetçisinin getirdiği sütü içti. Sonra helalden olmadığını anlayınca, parmağını boğazına sokarak kay etti, çıkardı. O kadar zahmetle çıkardı ki, yanındakiler ölüyor sandılar. Sonra da; “Ya Rabbi! Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım!” diye yalvardı. Hazret-i Ömer de, Beyt-ülmâla ait zekât develerinin sütünden, yanlışlıkla verilip içtiği zaman, böyle yapmıştı. Abdullah bin Ömer hazretleri buyurdu ki “Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası olmaz.” Seyid Bahaaddin bahçesi- Kasyane- Nusaybin Dünya; Ahiret yolunun konağı olunca ve insan bu yolda yemeğe, içmeye ve giyinmeye muhtaç olunca, bu da insanın çalışıp kazanması olmadan mümkün olmayınca çalışmanın edeplerini elbette bilmesi, soruşturması lazım gelir. Kendini ve çoluk çoluğunu kimseye muhtaç etmemek onların ihtiyacını helalden kazanmak dinimizde cihat sayılır. Çünkü helal kazanç ibadet etmekten daha üstündür. isa Aleyhis Selam. bir adama -”Ne iş yapiyorsun?” dedi. Adam -“İbadet ediyorum “dedi İsa Aleyhis Selam -”Yemeğin nereden geliyor” buyurdu Adam -“Benim bır kardeşim var o getiriyor “dedi İsa Aleyhis Selam -“Kardeşin senden çok ibadet ediyor. “buyurdu. Lokman oğluna vasiyet etti. -”Ey oğlum helal kazanmaktan el çekme;” -”Fakir ve insanlara muhtaç olan kimsenin dini az, aklı zayıf ve mürüvveti yok olur. İnsanlar ona hakaret gözü ile bakarlar.” -”Helal lokma yemenın sevabı çoktur. Çalıştığın helal ise senın çocukların o paradan nemalanarak gelişirler. O zaman uzuvları Allah yolunda hareket ederler.” Haram lokma yiyenlerın 7 azası, istese de istemese de günah işler Helal lokma yiyenlerın bütün bedeni ibadet eder. Hayır işlemesi kolay ve tatlı olur. Abdullah bın Tusteri buyuruyor -“İmanın hakikatına varmak için 4 şey lazımdır 1-Bütün farzları edeple yapmak, 2-Helal yemek, 3-Görünen ve görünmeyen haramlardan sakınmak, 4-Sonuncusu da ölünceye kadar bunlara sabretmek. Büyük alimlerden birisi -“Nereden geldiğini anlamadan bir şey yemezdi. Bir gün annesi ona bir bardak süt verdi. Sütü nereden aldığını, parasını nereden verdiğini ve kimden aldığını sordu. hepsini anlayınca bu koyun nerede otlamış dedi. Müslümanların hakkı olan bir yerde otlamıştı sütü içmedi. Annesi Ona -”Oğlum Allah sana merhamet eder, iç.” dedi. Büyük Alim annesine; -”Günah işlemekle Allah ın Rahmetine kavuşmak istemem” dedi” ve içmedi Kimya-yı Saadet İmam-i Ğazali Allah’u Teala hazretleri bizleri ve sizleri helal rızık peşinde koşan, helal rızık yiyen ve çocuklarını helal rızıkla besleyen kullarından eylesin...AMİN… Helal Kazanç ve Rızık “Ey insanlar! Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollardan talep edin. Zira insanın rızkı gecikse bile, kendisine ait olan rızkı tamamlamadan ölmez. Öyleyse Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollardan talep edin; helâl yoldan alın, haram olanı bırakın!” O halde ölen kişi rızkı bittiği için ölüyor. Rızık bitince ölüm gerçekleşiyor. Allah Teâlâ ölüm için bazı sebepler halk eder. Kimisinin ölümüne açlık sebep olurken, kimisine kaza sebep olur, bir diğerine deprem neden olur. Görüldüğü gibi kıtlık, kuraklık, hastalık, kaza, deprem ve benzerleri sadece birer sebeptir. O Bizim Rızkımızı Bekledi İsmail Fakirullah hazretleri, çocuk yaşta bir talebesini çeşmeye su almaya gönderdi. Çocuk çeşmeye gitti, fakat orada oyun oynayan arkadaşlarına takıldı, testi- yi bıraktı ve onlarla oynamaya başladı. Aradan iki saat geçti. Nihayet su almaya geldiğini hatırladı ve, “Eyvah, yandım” dedi ve testiyi aldı, suya koştu, suyu doldurdu ve götürdü; ancak diğer arkadaşları, “Sen nasıl hocamızı bekletirsin” diyerek onu dövmeye başladılar. Yapmayın, etmeyin, vurmayın derken, Fakîrullah hazretleri çıkıp geldi. -“Ne oluyor, ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Çocuklar, -“Efendim, bu edepsiz tam iki saat oyuna dalmış, suyu geç getirdi” dediler. Mübarek zat şöyle buyurdu -“Dokunmayın çocuğa! Allah Teâlâ ezelde herkesin rızkını ayırmış ve üzerine ismini yazmıştır. Bu arkadaşınız çeşmeye gittiğinde, bize ait olan su daha yoldaydı, o bizim rızkımızı bekledi. Yüce Allah bir gaflet verdi, unutturdu. Ne zaman bizim su çeşmeye geldi, o zaman hatırlattı. Dolayısıyla o gittiği zaman dolduramazdı; çünkü o rızık bize ait değildi. Hiç kimse bir başkasının rızkını yiyemez.” Muhammed b. Salim hazretlerine, -“Çalışıp kazanmak mı yoksa ahiret için çalışıp, dünya için tevekkül etmek mi daha uygun olur?” diye sorulduğunda, hazret şu cevabı vermiştir -“Tevekkül Resûlullah’ın SAV halidir. Çalışıp kazanmak da onun sünnetidir.” “O halde tevekkül nedir? Tevekkül, sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi Allah’tan beklemek, rızkın O’ndan olduğunu bilmektir.” Aslan Gibi Olmak Hikâye edildiğine göre adamın biri, ayakları olmayan bir tilki gördü. Bu hayvanın nasıl yaşadığına hayret etti, kendi kendine, -“Bu hayvanın ayaklan yok! Ne yer de geçinir, nasıl yer de yaşar?” diye düşünmeye başladı. Tam bu sırada çakal avlamış bir aslan oradan geçti. Aslan pençesindeki çakalı yedi, artığını da bırakıp gitti. Tilki de onun artıklarını yedi ve doydu. Adam başka bir gün, başka bir vesileyle tilkinin yine karnının doyduğunu görünce şöyle dedi -“Mademki tilkinin rızkı ayağına kadar geliyor; o halde zahmete girip karınca gibi çalışmama ne lüzum var? Gidip bir köşede oturur rızkımı beklerim. Allah kısmet etmezse aslan gibi bir hayvan bile nasibini bulamaz.” Adam bir mescide girip bekledi, durdu. Ne gelen vardı ne giden. Ne bir tanıdığı uğradı ne de bir yabancı … Yiyecek de yoktu. Ceng denilen saz aleti gibi bir deri, bir kemik kaldı. Sabrı tükendi. Zayıfladı ve aklı fikri karıştı. O esnada kaldığı mescidin mihrabından şöyle bir ses geldi -“Ey kötü adam! Kendini sakat, kötürüm tilki yerine koyma! Kalk, git, aslan gibi yırtıcı ol. Öyle çalış ki aslan gibi senden artık kalsın. Âciz tilki gibi artık yeme. Aslan gibi ensesi kalın iken çaresiz kalmış tilki gibi oturan adamdan köpek daha iyidir.” Hikâyeyi nakleden Şeyh Sadi-i Şirazi hazretleri der ki “Çalış, rızkını kazan. Hem kendin ye hem de başkalarına yedir. Başkasının artığına göz dikme. Kolunun kuvvetiyle, gayret göstererek nasibini elde et ve başkalarını da rahat ettir. Alçaklar gibi onun bunun eline bakma. Ey genç! Kendini düşürüp de “aman elimden tutun” deme. Aksine ihtiyar fakirin elini tut. Sebepler Dünyası Dünya, sebepler dünyasıdır. Bütün işler sebepler altında tecelli eder. İlâhî âdet böyledir. Zira O, her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Fakat bazan sebebe yapışıldığı halde iş hâsıl olmayabilir veya sebepsiz de hâsıl olabilir. Ancak yüce Allah sebeplere tevessül etmemizi emir buyurmuştur. Helal Kazanç Şunu da belirtelim ki rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak lazımdır. Çünkü rızık mukadderdir, ezelde takdir edilmiştir. Rızkımızın bizlere ulaşması için aradaki sebepler birer perdedir. Allah Teâlâ her canlıya takdir ettiği rızkı sebepler eliyle göndermektedir. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler birer sebeptir. Siraceddin ÖNLÜER Bu yazı Siraceddin Önlüer’in “Helal Kazanç” isimli kitabından alıntı olup tanıtım yazısıdır. Helal kazanç, helal rızık, helal yaşam İslam'ın şiarlarıdır. Helal kazanç, alın teri ister, beceri ister, ehliyet ister, kanaatkarlık ister. Peki, hadislerde helal kazanç hakkında ne söylenir? Sizler için Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından helal kazancın önemi hakkında 40 hadisini derledik. Giriş Tarihi 1218 Güncelleme Tarihi 0804 1 40 "Mümin, alın teriyle ölür." Tirmizî, Cenâiz, 10 2 40 "Kimi bir işte görevlendirip yaptığı işin karşılığı olarak bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey kamuya hainliktir." Ebû Dâvûd, Harâc, 9-10 3 40 "Resûlullah faizi yiyene, yedirene, yazana ve bunun iki şahidine lânet etti ve 'hepsi günahta eşittir.' buyurdu." Müslim, Müsâkât, 106 4 40 "…Birbirinizin pazarlığı üzerine pazarlık yapmayın ve müşteri kızıştırmayın!" Buhârî, Büyû', 64 5 40 "Allah'ın lâneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir." İbn Mâce, Ahkâm, 2 HELAL KAZANCA TEŞVİK, HARAMDAN SAKINDIRMA 5125 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gün şöyle hitap ettiler “Ey insanlar! Allah Teâla hazretleri tayyibtir, tayyibten başka bir şey kabul etmez. Allah’ın mü’minlere emrettiği şeyler, peygambere emretmiş olduklarının aynısıdır. Nitekim Allah Teâla hazretleri peygamberlere “Ey peygamberler, temiz olanlardan yiyin ve sâlih amel işleyin” Mü’minûn 51 emretmiş, mü’minlere de “Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimizin temizlerinden yiyin” Bakara 172 diye emirde bulunmuştur.” Sonra seferi uzatıp, saçı başı dağınık, toz-toprak içinde kalan ve elini semaya kaldırıp “Ey Rabbim, ey Rabbim” diye dua eden bir yolcuyu zikredip, dedi ki “Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve netice itibariyle haramla beslenmektedir. Peki böyle bir kimsenin duasına nasıl icâbet edilir?” buyurdular.” Müslim, Zekat 65, 1015; Tirmizi, Tefsir, Bakara 2992. 5126 – Havle el-Ensâriyye radıyallahu anhâ anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı işittim. Şöyle buyurmuşlardı “Bir kısım insan vardır, Allah’ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, Kıyamet günü onlara bir ateştir, başka değil.” Buhâri, Hums 7; Tirmizi, Zühd 41, 2375. 5127 – Nu’man İbnu Beşir radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında haram veya helal olduğu şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa, cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.” Buhari, İman 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 1599; Ebu Davud, Büyû’ 3, 3329, 3330; Tirmizi, Büyü 1, 1205; Nesai, Büyü 2, 7, 241. 5128 – Selman el-Farisî ve İbnu Abbâs radıyallahu anhüm anlatıyorlar “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Helâl, Allah Teâla hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teâla Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz.” Rezin tahric etmiştir. Tirmizi, Libas 6, 1726; İbnu Mace, Et’ime 60, 3367. 5129 – Mikdâm İbnu Ma’dikerb radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Beni Âdem’den hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir taamı asla yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvud aleyhisselâm elinin emeğini yerdi.” Buhari, Büyü’ 15. 5130 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.” Buhari, Büyü’ 7, 23; Nesai, Büyü’ 2, 7, 243. Rezin şu ziyadede bulunmuştur “Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez.” MÜBAH OLAN KAZANÇLAR VE TAAMLAR 5131 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Muhakkakk ki yediğinizin en temizi kendi kesbinizden olandır. Muhakkak ki evladlarınız da kendi kesbinizdendir.” Ebu Davud, Büyü’ 79; Tirmizi, Ahkâm, 22, 1358; Nesai, Büyü’ 1, 7, 249; İbnu Mace, Tiarat 1, 2137, 64, 2290. 5132 – Sa’d İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor “Sanki Mudar kabilesine mensup uzun boylu bir kadın ayağa kalkıp “Ey Allah’ın Resûlü! Biz kadınlar babalarımız ve evladlarımız ve kocalarımız üzerine yüküz. Onların mallarında emirleri dışında, tasarrufu bize helal olan nedir?” diye sualde bulundu. Aleyhissalâtu vesselâm “Size helal olan “taze” dir. Ondan hem yiyin, hem de hediye edin!” buyurdular.” Ebu Davud der ki “Tazeden maksad ekmek, sebze ve taze meyve gibi fazla kalınca bozulan yiyeceklerdir.” Ebu Davud, Zekât 44, 1686. 5133 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor “Ebu Süfyan’ın karısı Hind, Bir gün gelerek “Ey Allah’ın Resûlü dedi. Ebu Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuğuma yetecek miktarda nafaka vermiyor. Durumu idare için, onun bilmez tarafından, almam gerekiyor! Ne yapayım?” Aleyhissalatu vesselam “Örfe göre sana ve çocuğuna kifayet edecek miktarda al!” buyurdular.” Buhari, Büyü’ 95, Mezalim 1, Nafakat 5, 9, 14, Eyman 3, Ahkâm 14, 180; Müslim, Akdiye 7, 1714; Ebu Davud, Büyü’ 81, 3532; Nesai, Kudat 30, 8, 246. 5134 – Kâsım İbnu Muhammed rahimehullah anlatıyor “Bir adam İbnu Abbas radıyallahu anhüma’ya “Yanımda bir devesi olan bir yetim var. Devesinin sütünden içebilir miyim?” diye sormuştu. İbnu Abbas şu cevabı verdi “Eğer deve kaybolunca arıyor, katran vesairesini sürerek tedavisini yapıyor, su yalağını onarıyor, sulama gününde suyunu içiriyorsan yavruya zarar vermeden ve memeyi tamamen kurutmadan içebilirsin.” Muvatta, Sıfatu’n Nebi 33, 2, 934. KUR’AN’I YAZMA VE ÖĞRETMENİN ÜCRETİ 5135 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Üzerine ücret almada en haklı olduğunuz şey Kitabullah’tır.” Buhari, İcare 16, muallak olarak kaydetmiştir, Tıbb 34. 5136 – Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma’dan anlatıldığına göre, “Kendisine mushaf yazmanın ücreti hakkında sorulmuştu. Şu cevapta bulundu “Bunda bir beis yok. Onlar, bu işte, ressam durumundadırlar, ellerinin emeğini yemektedirler.” Rezin tahric etmiştir. MEMURLARIN RIZIKLARI 5137 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor “Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh halife seçildiği zaman “Kavmim biliyor ki, benim mesleğim ailemin nafakasını te’minden âciz değildir. Ancak şimdi müslümanların işleriyle meşgulüm. Bu sebeple Ebu Bekr’in ailesi Beytü’l-Mal’den yiyecek, o da müslümanlar için çalışacak” dedi.” Buhari, Büyü’, 15. 5138 – Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Biz kimi bir işe tayin eder, bir rızık tahsis edersek, bu tahsis edilenden maada aldığı gulûldür devlet malından hırsızlıktır.” Ebu Davud, Harac 10, 2943. 5139 – Müstevrid İbnu Şeddâd radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Kim bize memur olursa, kendine bir zevce edinsin. Hizmetçisi yoksa bir de hizmetçi edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin.” Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh dedi ki “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle buyurdukları bana haber verildi “Kim bunun dışında bir şey edinirse, bu kimse haindir, hırsızdır.” Ebu Davud, Harac 10, 2945. 5140 – Abdullah İbnu Amr es-Sa’di’nin anlattığına göre, “Hilafeti sırasında Hz. Ömer radıyallahu anh’ın yanına geldi. Hz. Ömer kendisine “Bana haber verildiğine göre, sen müslümanların işlerinden bir kısmını üzerine almışsın ve sana maaş verilince almaktan kaçınmışsın doğru mu?” diye sordu. Ben de “Evet!” dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer “Bundan maksadın ne?” dedi. Ben de “Benim atlarım var, kölelerim var halim vaktim iyidir, hayır üzereyim. Ben maaşımın müslümanlara sadaka olmasını istiyorum” dedim. Hz. Ömer “Hayır! Böyle yapma! Çünkü bir ara bende senin gibi düşünmüş, senin arzu ettiğin şeyi arzu etmiştim. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana ihsanda bulunuyordu. Ben de “Bu parayı ona benden daha çok muhtaç olan birine ver!” diyordum. Hatta bir seferinde Aleyhissalâtu vesselâm yine bana mal vermişti. Ben yine “Bunu, onu benden daha çok muhtaç olan kimseye ver!” demiştim. Aleyhissalâtu vesselâm “Onu al, kendi malın yap, sonra tasadduk et! Bu maldan, sen talep etmeden, bekler vaziyeti almadan, gelen olursa onu al. Böyle olmayana gönlünü bağlama!” buyurdular.” Buhari, Ahkâm 17; Müslim, Zekât 111, 1045; Nesai, Zekat 94, 5, 103. İKTA’ 5141 – Vâil İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hadramevt’te bulunan bir araziyi bana ikta’ etti. O sırada, Hz. Muâviye orada emir idi. Kendisine o araziyi bana vermesi için yazdı.” Ebu Davud, Harac 36, 3058, 3059; Tirmizi, Ahkâm 39, 1381. 5142 – Kesir İbnu Abdillah İbni Amr İbni Avf el-Müzeni, babasından, o da ceddi radıyallahu anh’tan anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm , Bilal İbnu’l-haris el-Müzeni’ye Kabaliyye madenlerini, yüksekte olanları ve alçakta olanlarıyla, Necid’de bulunan Kuds dağında ekine elverişli olan yerlerle birlikte ikta’ kıldı. Ancak ona hiçbir müslümanın hakkını vermedi. Bu ikta beratını ona şöyle yazdı “Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Allah’ın Resûlü Muhammed’in Bilâl İbnu’l-Hâris’e verdiğinin beratıdır. Ona, el-Kabaliyye mıntıkasının, alçak ve yüksek yerlerinin madenlerini vermiştir.” Bir rivayette şu ziyade var “Medine’ye dört beridlik mesafede yer alan Zâtu’n-Nusub ve Necd’de yer alan Kuds mevkiinin ekime elverişli olan kısmını da verdi. Hiçbir müslümanın hakkını vermedi. Bu berat metnini Resûlullah’ın emriyle, kâtibi Übey İbnu Ka’b yazdı.” Ebu Davud, Harac 36, 3062, 3063; Muvatta, Zekat 8, 1, 248. 5143 – Amr İbnu Hureys radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Medine’de yayı ile bir ev planı çizdi ve “Sana daha da artırayım mı, artırayım mı?” diye sordu.” Ebu Davud, Harac 36, 3060. HACCÂM’IN KESBİ 5144 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hacamat oldu ve haccama ücretini verdi. Eğer bu hacamat ücreti haram olsaydı vermezdi. Ayrıca efendisine konuştu, o da vergisini hafifletti.” Buhari, İcare 18, Büyü’ 39, Tıbb 9; Müslim, Müsâkat 66, 1202; Ebu Davud, Büyü’ 39, 3423. 5145 – Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın muhacir ashabından bir adamın anlattığına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdular “Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar Su, ot ve ateş.” Ebu Davud, Büyü’ 62, 3477. 5146 – Esmer İbnu Mudarris radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Bir müslümanın henüz ulaşmadığı ot, odun, su gibi bir şeye önce ulaşan kimse ona sahip olur.” Bunun üzerine halk çıkıp, mübah şeyleri sahiplenmek maksadıyla birbirleriyle hızlıca işaretleme yarışına girdiler.” Ebu Davud, İmâret 36, 3071. MEKRUH KAZANÇLAR 5147 – Ebu Mes’ûd radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm köpeğin semenini, fâhişenin mehrini ve kâhinin ücretini yasakladı.” Buhari, Büyü’ 113, İcare 20, Talâk 51, Tıb 46; Müslim, Müsakat 39, 1567; Muvatta, Büyü’ 68, 2, 656; Tirmizi, Büyü’ 46, 1276; Nesai, Büyü’ 91, 7, 309; Ebu Davud, Büyü’ 68, 4381. 5148 – Ebu Cuheyfe radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukabilinde alınan semenden, köpek semeninden, fuhuş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavvirleri lanetledi.” Buhari, Büyü’ 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü’ 65, 3483. 5149 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm câriyenin kesbini nehyetti.” Buhari, İcâre 20, Talâk 51; Ebu Davud, Büyü 40, 3425. Ebu Davud, Râfi’ İbnu Hadiç’ten yaptığı rivayette şu ziyadeyi kaydeder “…Kazancın nereden olduğunu bilinceye kadar…” 5150 – Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor “Çocukları kesbe mecbur etmeyin. Siz onları kesbe mecbur ettiğiniz zaman hırsızlık yaparlar. San’at sahibi olmayan câriyeleri de kesbe zorlamayın. Zira siz onları kesbe zorladığınız takdirde ferçleriyle kazanırlar. Onların getireceği paraya karşı istiğna gösterin ki, Allah da sizi müstağni kılsın. Size temiz olan yiyecekler yaraşır.” Muvatta, İsti’zan 42, 2, 981. 5151 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor “Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh’ın bir kölesi vardı. bu köle çalışıp kendisine belli bir haraç ödüyordu. Hz. Ebu Bekr onun kazancından yiyordu. Bir gün yine bir şeyler getirdi. Ebu Bekr radıyallahu anh bundan da yedi. Ancak kölesi “Bu yediğin nedir, biliyor musun?” dedi. Hz. Ebu Bekr “Neymiş o?” deyince köle açıkladı “Ben câhiliye devrinde kâhinlik yapardım. Aslında bu işin ehli de değildim. Bu sebeple kkafadan atıp bir adam aldatmıştım. Bugün yolda bana rastladı ve kâhinliğimden kalma eski bir borcunu ödedi. Yediğiniz işte bu idi!” Bunun üzerine Ebu Bekr elini boğazına atıp, midesinde her ne varsa kusup çıkardı.” Buhari, Menakıbu’l-Ensâr, 26. KÖPEĞİN SEMENİ 5152 – İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm köpeğin semeninden nehiy buyurdular. Eğer sahibi, öldürülen köpeğin semenini istemeye gelirse, avucunu toprakla doldurun.” Ebu Davud, Büyü 68, 3482; Nesai, Büyü 91, 7, 309. Metin Ebu Davud’a aittir. 5153 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, av köpeği hariç, köpeğin semenini yasakladı.” Tirmizi, Büyü’ 50, 1281. KEDİ 5154 – Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kedinin yenmesini ve semenini yasakladı.” Ebu Davud, Büyü’ 64, 3480; Tirmizi, Büyü’ 49, 1280. HACAMAT YAPANIN KESBİNDEKİ KERAHET 5155 – İbnu Muhayyısa el-Ensâri, babasından anlattığına göre, “Babası Muhayyısa haccamın kiralanması hususunda izin istedi. Resûlullah onu menetti. Muhayyısa’nın haccam bir azadlısı vardı. Sorup izin istemeye ara vermedi. Sonunda Aleyhissalatu vesselam kendisine “Onunla deveni ve köleni besle, kendin yeme!” buyurdular.” Muvatta, İsti’zan 28, 2, 970; Ebu Davud, Büyü 28, 3422; Tirmizi, Büyü 47, 1277; İbnu Mace, Ticarat 10, 2166. 5156 – Ebu Davud’un bir diğer rivayetinde Aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur “Ben teyzeme bir köle bağışladım ve ben onun teyzem hakkında mübarek olmasını diliyorum. Teyzeme “Onu haccama teslim etme, kuyumcuyave kasaba da teslim etme!” dedim.” Ebu Davud, Büyü’ 49, 3430. DAMIZLIK HAYVANIN SUYU 5157 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor “Kilâb kabilesinden bir adam, Resûlullah’a damızlık hayvanın suyundan para almayı sordu. Aleyhissalatu vesselam yasakladı. Adam “Ey Allah’ın Resûlü! Biz damızlığı aştırıyoruz da, böze ikramda bulunuyorlar!” dedi. Aleyhissalatu vesselam ikramda bulunmaya ruhsat verdi.” Tirmizi, Büyü 45, 1274; Nesai, Büyü 94, 7, 360. KUSÂME 5158 – el-Hurdi radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gün bize “Kusâmeden sakının!” buyurdular. Biz “Kusâme de nedir?” dedik. “Bir cemaatin başında bulunan bir kimse birşey taksim ettiği zaman berikinin ve ötekinin hisselerinden bir şeyler alırsa, işte bu aldığı şey kusâmedir.” Ebu Davud, Cihad 179, 2783, 2784. MADEN 5159 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor “Bir adam kendisine on dinar borçlu olan bir alacaklısının peşine düştü ve “Vallahi borcunu ödeyinceye veya bana bir kefil getirinceye kadar arkanı bırakmayacağım!” dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam o borcu üzerine aldı. Sonra adam, üzerine aldığı miktarı Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a getirdi. Aleyhissalatu vesselam adama “Bu parayı nereden buldun?” diye sordu. Adam “Madenden!” dedi. Aleyhissalatu vesselam “Öyleyse bizim buna ihtiyacımız yok! Onda hayır da yok” buyurdu ve borcu ona bedel ödeyiverdi.” Ebu Davud, Büyü 2, 3328; İbnu Mace, Sadakat 9, 2406. SULTANIN İHSANI 5160 – Abdullah İbnu Amr İbni’s-Sa’di, Hz. Ömer radıyallahu anh’tan naklediyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana ihsanda bulunurdu. Ben de “Siz bunu, benden daha muhtaca verin” diyordum. Aleyhissalatu vesselam da “Al bunu! Sen beklemez ve istemez olduğun halde sana geleni al! Bu şekilde gelmezse, nefsini peşine takma!” buyurdu.” Buhari, Akham 17, Zekat 51; Müslim, Zekat 110, 1045. Bir rivayette şu ziyade gelmiştir “Bu sebeple İbnu Ömer radıyallahu anhüma, ne bir şey isterdi, ne de kendine ihsan edilen bir şeyi reddederdi.” 5161 – Bir diğer rivayette şöyle denmiştir “Hz. Ömer radıyallahu anh beni, zekat toplama işine tayin etti. Bu işi tamamlayınca bana ücret verilmesini emretti. Ben “Ben Allah rızası için çalıştım, ücretim Allah üzerinedir!” dedim. Hz. Ömer “Sen, sana verileni al. Nitekim ben de Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında çalışmıştım. Bana ücret verdi. hatta ilk seferinde ben de senin söylediğini söyledim. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam bana “Sen istemediğin halde sana birşeyler verilirse, onu al ye ve tasadduk et!” buyurdular” dedi.” 5162 – Selim İbnu Mutayr babasından naklen anlatıyor “Bir adamın şöyle söylediğini işittim “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ın Veda Haccı sırasında hutbede şöyle söylediğini işittim “Ey insanlar! İhsanları, onlar ihsan kaldığı müddetçe alın! Ne zaman, Kureyş saltanat kavgasına düşer ve ihsan dininizden rüşvet mukabili olursa, o zaman onu bırakın ve almayın!” Ebu Davud, Harac 17, 2958, 2959. İKİ YARIŞÇI 5163 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm iki yarışçının yemeğini nehyetti Müsabaka ve kumar.” Ebu Davud, Et’ime 7, 3754. MEKS USULSÜZ VERGİ 5164 – Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ın “Cennete meks sahibi girmeyecektir!” dediğini işittim.” Ebu Davud, Harac 7, 2937.

helal kazanç ile ilgili hadisler